Hürriyet

8 Nisan 2013 Pazartesi

TERİM’SEL DİRENİŞ



Bu ülkede doğruyu, doğru şekilde yapınca karışılık bulunuyor mu?

Hayır.

Bu ülkede kanıtlara rağmen suçlara, ‘suç’ denip, ceza veriliyor mu?

Hayır.

Bu durumda bu ülkede bazı şeyleri, yanlış da olsa söyleyebilmenin de farklı yolları bulunmalı elbet. Galatasaray – Mersin İdmanyurdu maçında olanlar, uzun zamandır ezilen ve sürekli bastırılmaya, yıldırılmaya çalışılan bir camianın  tepkisidir. Geçen senenin ortasından beri sabırla üzeri örtülen hataların, yanlışların dışa vurumlarından sadece biri. Bunu bütün kariyerini riske atarak ve bütün sezon kulübede olmamayı göze alarak, Fatih Terim’in başlattığı bir direniş olarak görüyorum. Cesurca ve güçlü bir çıkış. Adalet anlamında sınırları sert olan bir adamın, daha fazla tahammül edemeyeceği yanlışlara karşı başlattığı bir savaş olarak görüyorum.

Nitekim Hakem Süleyman’ın da Terim’in çabuk yoldan çıkan öfkesini bilip, üzerine oynaması da bunu can sıkıcı bir şekilde sonuçlandırdı. Aynı pozisyonlara, maç içinde bile aynı düdüğü çalmayan bir hakemin de her şekliyle ne yazık ki, Terim’in raporda yazılmış sözlerini hak etmiş olduğunu düşünmeden edemiyorum.

Hakemler bu ülkede öyle bir oyuncu haline geldi ki, görevlerini yapmak yerine, gelen talimatlara uymayı, yerleirni korumayı, paralarını almayı tercih ediyor.
Ama suçlamamak lazım... dediğim gibi bu ülke futbolunda kanıtı olan suçlara bile ceza verilmemişken, neden dursunlar ki?

Bir de Fatih Terim’in başarılarını şişkin bulup, egosuna yenildiğini söyleyen grup var. Yine tipik bir örnek olarak, başaranın itilip kakıldığı, sırtlanmadığı, sadece kıskançlığın işe dahil olduğu bir ülke de bu da normal. Yurt dışında ‘İmparator’ denilmekten geri kalınmayan bir adamın başarılarına ‘şişkin’ demek kimin haddine?

İmparator tüm Galatasaray camiasını direnişe geçirmek istedi. Bunu da başardı. Ama bugün, istediği gibi çıkıp konuşan mafyaların tüm haklarına saygı gösterilirken, Başkan Ünal Aysal’ın bile deklerasyonu inceleme altında.

Şüphe yok ki; birileri, oturduğu koltuk sallanınca, saldırya missileme yapacaktı. Ancak bilinmeli ki bu her takıma, her futbolcuya pahalıya mâl olacaktır. 

Öyle ki; amatör liglerde dönen oyunlar, yetenekli çocuklar dururken, kafası çalışmayan onlarca futbolcunun, yani ‘gücü’ olanın A takımlarına çıktığı bir ortamdayız. En büyük takımlardan birnin başkanın, ilk yarı mücadelesinden stres olduğu için, soyunma odasına, canı istediği gibi gidip, oyuncuları, hakemleri tehdit ettiği bir ortamdayız. 

Finale heyecan yaratmak için, Galatasaray’ın suyunu çıkarmak üzere anlaşmış karabasanlarla dolu bir ligdeyiz. 

Bugün birinci, ligten kimin düşeceğine, kimin yüksekte olacağına, hatta hangi hakemin, kimin maçını, ‘nasıl’ yöneceteceğine; koltuğundaki ağırlığına rağmen, hafifçe futbol yönetmeye çalışan  adamlar karar veriyor. Bir telefonla oluyor herşey.

Bunun sonu Malezya ligi gibi çökerek ya da Premier gibi temizlenmek mi olacaktır merak ediyorum? Benim gönlüm ikinciden yana ancak bütün sinyaller de ne yazık ki ilk seçeneği göstermekte. 

Bekleyip, görmeli öyleyse.

2 yorum:

  1. Çok yanlış ve yanlı bir yazı olmuş Zümrütçüm. Hep kötü örnekleri vererek, olmaması gereken şeylere, yaşanmaması gereken olaylara işaret ederek Fatih Terim tarzını meşrulaştırmaya çalışmak, bu ülkenin hiç bir bilinçli vatandaşına yakışmıyor. Bizim gibi insanlar böyle konuşursa eğitimden, hoşgörüden, terbiyeden nasibini almamış insanlar neler yapmaz.
    Bilinçli davranarak Fatih Terim gibi, Aziz Yıldırım gibi insanları Türk Futbolundan temizlemeliyiz. Kabadayılığın, külhan beyliğin pirim yapmasına izin vermemeliyiz.
    Sevgiler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yazımı eğer ön yargılarından arınıp okuduysan, FAtih terim'in bu direnişi başlattığı tarzı övmedim, söylediğim bişeylere karşı direniş gösterilmeli, herkes tarafından ama bu ülkede yanlış yapanı okadar çok savunuyor ki insanlar, bunun eğitimle alakası yok. Yine de okumuş olduğun için teşekkür ederim.
      Yazımın yanlı ama aynı zamanda objektif olduğunu düşünüyorum.

      Sil