Gruplarla ilgili yazılarımı
yazarken, ülkelerin elemelerdeki performansları, futbol anlayışları ve yeni
düzeni nasıl ön gördüklerini incelemeye özen göstermiştim.
Gördüğüm en
önemli şey, futbol anlayışının her nesil, her dönem değiştiği ve takımların her
Dünya Kupası’nda buna uymak zorunda olduğu. 4 senede bir yapılan bu
organizasyonda başarılı olmanın yolu, futbol neslini iyi okuyup, buna iyi
adapte olmaktan geçiyor.
Genelde
Avrupa futboluna göre daha az platform bulan Güney Amerika ve Afrika ülke
takımları bu tip değişikliklere çok daha rahat adapte olabiliyor. Avrupa
futbolundaki tembellik, beklentileri bozan ana neden denilebilir.
Elemeler
boyunca İspanya’yı gözledim. Hiç bir değişiklik olmayan oyun sistemi tiki-taka’nın
işlemediğini görmeleri için Dünya Kupası’ndan elenmeyi beklemeleri çok yazık. Bu
sezon Messi’ye rağmen Barcelona’da da işlemeyen sistem, artık kazanmak için
yeterli olmuyor. Hatta futbolu sirk kurallarına göre oynayan, top cambazları
Güney Amerika takımları gibi ekiplere karşı bunun sonucu; 2 pastan sonra
pozisyon kaybı oluyor.
İspanya,
şaşırtan değil bence beklenen sonucu aldı.
Bir kaç
sezondur bağıra bağıra gelen Alman ekolünü ya da bireysel yeteneklerin de öne
çıktığı, takım olmanın, koordineli olmanın öneminin arttığı, hatta fizik
gücünün önünün çok açıldığı değişiklikleri göremeyen boğalar için tartışmasız
sürpriz olmayan bir veda oldu.
Şili maç
boyunca üstün futbol kalitesi, hızı ve isteğiyle adeta şov yaparken, onların
hızından korunmaya çabalarken, topu Şili futbolcularından uzak tutmaya çalışmaktan
başka bir şey yapamadı İspanyol ekip. Üstelik bunu da başaramadılar.
Bu kocaman
bir platform. Dünyanın seni gözlediği, değerlendirdiği, hatta sürekli
eleştirmek için tetikte beklediği bir coşku ortamı. Yeni düzenlere karşı kafa
yormak için çok tembelsen, karşındaki rakibi küçümseyecek kadar kibirliysen,
sonuçları için her zaman hazırlıklı olmalısın.
Niyetim
düşene tekme atmak değil. Ancak bazı eksikleri görmenin, buna göre de haksız
kazançlara kol açar halde sevinmeyi bırakmanın önemine inanıyorum.
Çalışırsanız, kazanırsınız. İsterseniz, kazanırsınız. Gözlerseniz ve aklınızı
kullanırsanız, kazanırsınız.
Adidas
nasıl demişti; ‘Impossible is Nothing’.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder