Hürriyet

6 Kasım 2013 Çarşamba

RUH DENEN ŞEY...



Kophenag – Galatasaray maçı ardından...

Futbolda ruha inanmak önemlidir elbet. 


Çünkü spor bir ruh işidir. Futbol, takım oyunu olarak bu ruha en çok ihtiyaç duyan alanlardan birisidir. 


Bir grup insana, kazanmanın önemine, anlatarak inandıramazsınız. Renkler, logolar, stadlar, taraftarlar, bayraklar bu yüzden vardır. 


Tıpkı Fransız ihtilalinde, renklerinden güç bulup ayaklanan gençler gibi yani. Yıllarca içinde bulundukları yaşam tarzına “dur” diyemeyen bir sürü insana yeniden yol çizdikleri gibi. 


Üstelik bu “ruh” durumu, Türkiye gibi sosyolojik anlamda “duygusal” olarak algılanan toplumlarda çok daha önemlidir. Tıpkı İspanya’da Katalan temsilcisi “Barcelona”; İtalya’da ideoloji temsilcileri “Lazio” ve “Roma” ya da İskoçya’da yeşilin lideri “Celtic” gibi. Yani sosyolojik anlamda merkezinde “duygu”, “sahiplenme”, “tarih” ya da “ideoloji” olduğunda ülkeler “ruh” arayışına her şekilde giriyorlar. 
Buna halk dilinde bazen “inanmak” da diyoruz. 


Yeşil sahada taraftarın görmek istediği şey “ruha inanmak” değil midir? 


Taraftarlık olgusunun merkezinde yatan şey, sahiplenmek değil midir?


Bunları sorgularken aslında gelmek istediğim nokta; hiç bir maçın “ruhsuz” kazanılamayacağı üzerinedir. Siz kimi getirirseniz getirin, takımına soğuk, duygusuz ve uzaksa hiç bir teknik direktör uçmanızı sağlayamaz. Nitekim Mancini gibi önemli bir teknik adamın bile Galatasaray’ın kalite kokan kadrosuna “yürü” diyememesinin sebebi de eksik olan bu tarafındandır. 


Kophenag maçında 6. Dakikada yenen golün ardından, Avrupa’da, süper lig 2012-13 dönemi Mersin İdman Yurdu maçında yaşanan kötü olaylara rağmen, yenilen bir takımın şahlanmasını tekerrür ettirememesinin nedenleri;  teknik adamın ifadesizliği ve takım olarak “ruh” arayışını nerede arayacağını bilemeyen 11 adamın kaybolmasıdır. 6. Dakika Galatasaray’ın “kazanmak” için herşeyi yapabileceği döneminin çok uzağında olduğunu kanıtladı. Önceki sene şampiyonlar liginde Real Madrid’e zor anlar yaşatan aynı adamların, bir şeyi kaybettiklerini reddetmek imkansız. 


İster profesyonel değiller denilsin, ister Galatasaray’da bireysel olarak futbolcular suçlu bulunsun ve hatta takımın doğru kurulamadığı bağırılsın; eninde sonunda eksik olanın sosyolojik bir durum olduğunu kabul etmek zorunda kalacaktır herkes. 


Sarı – kırmızılılarda kayıp olan “ruh denen şey”, dahası için aranmak gerçeği görememektendir.