Hürriyet

24 Şubat 2011 Perşembe

Kırmızı: İzolasyon....

Kırmızı: İzolasyon....: " İnsanların kendilerine verdikleri bu izolasyon cezasını anlamıyorum..... Kendilerini tüm hayatın gü..."

İzolasyon....

     İnsanların kendilerine verdikleri bu izolasyon cezasını anlamıyorum.....


    Kendilerini tüm hayatın güzel olan imkanlarından uzaklaştırıp, bir de bunun en iyi karar olduğuna inandırmaları ....


    Etrafta dönüp duran dünyanın varlığı, olup bitenlere hassas olabilme, en azından buna meyillli kalabilme; mütemadiyen gelişen herşeyin farkında olabilme ve onlarca imkanı tadıp, bunlardan zevk alabilmek ne kadar zor olabilir ki insanlar için? Ya da bunun tersini neden yapar insan?...


   Anlayamadığım çok şey var ve kabul ediyorum belki bu benim çok tek taraflı düşünmemden kaynaklı ama... insanların kendilerine bu derece acımasız olmalarını yadırgıyorum.


  Yürürken yanından geçtiğiniz bir kafeyi denememek ya da farklı bir yolu görmemek, başka bir şey içip, yiyememek, her zaman gittiğiniz sinema dışında başka bir sinemaya gitmemek.... bunlar monotonluğun acı veren alışkanlıkları. Bunlardan sıyrılmak zor ama imkansız değil; kötü olan bu alışkanlıkların en iyisi olduğuna inandırmak kendini.


   Anlamamda yardım edin lütfen... neden denemekten korktuğumuz, kendimizi kapamayı tercih ettiğimiz anlardan sıyrılamıyoruz... Neden olması gerektiği gibi bize sunulan bütün güzel şeyleri değerlendiremeyecek kadar kör ve zavallı oluyoruz. 


    Gerçekten sanırım ben.... insanların kendilerine verdikleri bu izolasyon cezasını anlamıyorum...

2 Şubat 2011 Çarşamba

Futbol Aşkım....

90 dakika....

Dün Arsenal-Everton maçını seyrederken üzerine kafa yorduğum bir konu oldu bu. Neden futbol? Neden tenis değil ya da basketbol ya da bilmiyorum daha nayif bir şeyler işte... cevap çok sebepli ama bu sonuca Arsenal 2 golü ardarda attığında ulaştım:

Bir şeye tutku derecesinde bağlı olma bağımlısı olan herkes için 'futbol' dayanılmaz bir şeytan. Çekici, baştan çıkarıcı, biraz dişi ve kesinlikle baştan aşağı maskülen... Garip bir şekilde kendine kitleyen bir gücü var ve hele de yağmur varken.... slow motion gözünüzde canlandığı oldu mu çalımların bilmem ama benim kesinlikle canlanıyor. Her ayrıntısı gözümün önünden an an geçiyor...

Arsenal hayranlığım da, tam burda başlıyor sanırım . En yüksek haliyle bu adrenalini ve enerjiyi veren takım, ilginç bir şekilde çok uzak olmam gereken bir kuruluş olmasına rağmen aidiyat hissi yaratıyor. Hey!!! sanırım Arsenal gerçekten benim takımım....:)) roller coaster ı tadında bir şey... Walcott için yaptıkları şu video da bana Arsenal'i aynen taşıdı ve futbolu. Tamam bu bir reklam ama bence futbolun sektöre dönüşen yüzünden fazlası var burada....

http://www.youtube.com/watch?v=WB3TLFyLgcQ

Bu daha uzar... Şimdilik burada kalsın, ama eklemeliyim ki; Futbol sadece bu kadar şey ifade etseydi, sevenlere, sanırım şu an dünya da en çok takip edilen sektör haline gelmezdi.

Bu 'neden futbol?' sorusuna cevap bulanlar... anlatın bakalımmm :)

Hatta 90 dakika'yı savaşa benzeten Hugh Campbell sözüyle bitiririm....


'It wasn't as easy as you think. It's hard to stay awake that long.... '