- Vincenzo
Paparelli üzerine -
Şimdi birileri belki hatırlar
diye yazacağım bu yazıyı; çünkü önemli onu hatırlamak. Gerçekler ve insanlığın
içinde olduğu durumu da yeniden anımsamak için. Onu hatırlamak önemli çünkü,
gerçek olduğunu kabul etmediğimiz insan davranışlarını görmek zorunda oluruz bu
sayede. Onu hatırlamak gerekli çünkü bizler kavga etmeyi, öldürmeyi, acıtmayı,
saldırmayı ve kırmayı doğal yaşantımız içine, doğal olanların arasına
yerleştirip, unuttuk herşeyi. Hatırlamak gerekli... Belki hatırlar birileri Vincenzo
Paparelli adındaki adamı.
28 Ekim 1979
yılı tüm dünya için futbol adına kara bir gündür. Aslında 1979’un karanlığından futbolda üzerine düşen payı
almıştır demek daha da doğrudur. Vincenzo Paparelli adındaki adamın ölüm günüdür ogün. İtalya başkentini bir türlü paylaşamayan iki takımın maç
günüdür bu bahsedilen 28 Ekim. Lazio ve Roma, yani dünyanın en korkulan ve en
çok güvenlik önlemi isteyen, en riskli derbisi oynanmaktadır. Her zamanki gibi ırkçı
taraf, saf kan italyanlar olarak Roma’yı kendilerinin görmekte; Roma
taraftarları da asaletin, tüm herkesi kabul etmekten geldiğini savunarak
başkenti ısrarla, Lazio’dan uzakta tutmaya çalışmaktadır.
Açıkça, renkleri bile eski
antik Yunan zamanlarına dayanan Lazio için Roma sadece bir şehir olmaktan çok
daha fazlasıdır. Roma bir
temsildir. Roma saf İtalya’nın merkezidir. Roma şehri ‘asil zübbelere’ terk
edilemeyecek kadar köklü ve değerlidir. Lazio, dünya savaşından sonra bile
vazgeçmediği ‘ss’ harfleriyle gurur duyan tek takmdır. Hatta günümüze dek zenci
futbolculara bile dayanamayan taraftar, gerçek anlamıyla birbirinden kopmayan
bir guruptur. Lazio taraftarı olmak çok şey ifade eder. Herşeyden önce
giydiğiniz bu renkler bile sizin ideolojik görüşünüzü temsil etmektedir. Onlar bir fikrin, yönetim
şeklinin, bir görüşün, yanlış da olsa bir ön yargının savunucudur. Yani Lazio
taraftarı olmanız demek; sizin kendinizi anlatmanıza gerek kalmadan ifade etme
şeklinizdir bir nevi.
Ama sadece Lazio değil, Roma
da şehrinin bir yakası olarak temsil ettiği ideolojiyle, bir karşı duruşu,
liberal yaklaşımı temsil etmektedir. Roma taraftarı olmak demek; herkesi kabul etmek, en öncesinde, insancıl
hisleri ve kabullenişleri yok etmekle içli dışlı olan ss. Lazio’ya karşı
durabilmek demektir. Yani aslında hümanist olmak, renk, ırk, dil, din, ne
olursa olsun, hiç bir konuda ayrım gözetmeksizin, herkesi kabul etmek anlamına
gelmektedir.
Roma şehrinde iki yaka da
temsiliyetler bu demektir. Yani siz asla sadece Roma’yı ya da ss. Lazio’yu
tutamazsınız. Roma şehrinde net bir şekilde görürüz ki, Simon Kuper’in dediği
gibi, ‘futbol asla sadece futbol değildir.’
28 Ekim 1979 Vincenzo Paparelli adındaki ss. Lazio
taraftarının ölüm günüdür. Derby della capitale, yani başkentin en esaslı
derbisi yapılmaktadır ogün. Kalabalık üstüste yığılmış, taraftar çılgın,
birbirini sürkeli olarak tahrik eden iki taraftar gurubu ve herşeyden önce
kocaman ama nedensiz bir öfke vardır statta. Karısıyla gelmiştir maça
Paparelli, Roma’ya karşı kazanmak arzusu onu motive etmiş, aslında eşinin
kardeşinin sahibi olduğu kombine koltuğuna oturmuştur. Şans o ki, derbideki ilk
ölü de aslında yerinin sahibi olmayan bu taraftar olacaktır. Gözüne giren bir
fişek yüzünden önce saatlerce acı çekmiştir... sonra sönmek bilmeyen fişek bir
gözünü tamamen yaktığında bayılmış ve kaldırıldığı hastane de kısa zaman içinde
hayata gözlerini yummuştur ne yazık ki.
Vincenzo Paparelli ‘futbolun
asla sadece futbol’ olmadığı bir ortamdaki ilk ölüdür. Bugün Lazio taraftarınca
‘intikam’ nedeni olan Paparelli, insanoğulunun nasıl çobansız bırakılmaması
gerektiğinin göstergesidir.
Şimdi birileri belki hatırlar
diye yazdım bu yazıyı. Vincenzo Paparelli herkese insanlığın zayıf tarafını
kanıtlayan o olayın baş kahramanıydı. Yani hala daha süre gelen o ırkçılık, ön
yargı ve onlarca kötü huyun zirvesi, insanoğlu kötülüğünün en hassas boyutuydu.
Şimdi, şu 1979 da futbola
karanlık bulutları getiren ölümüyle, Olimpico stadını yasa boğan adamı
hatırladı mı acaba birileri? Vincenzo Paparelli’yi birileri hatırladı mı şimdi?