Futbolun ne olduğunu anlamak ve
sevmek için yeşil sahayı görmek gerekir önce. Aslında bunu ilk kez tam hissiyle
Banu Yelkovan'dan dinlemiştim ben.
Ellerini açıp, kocaman bir saha çizerken 'merdivenlerden çıkıp, o kocaman,
yeşil sahayı gördüğünde herşey değişiyor' demişti. O kadar haklıydı ki.
Kadınlar, çocuklar, erkekler, bir sürü insan için futbolu 'aşk' yapan andır
belki de o an.
Futbol
nedir? Ne ifade eder sana? diye sordu bir arkadaşım. Bir an için düşündüm...
Futbol benim için 'herşey' demekten daha spesifik bir şey söylemeliydim ona.
Daha anlaşılır, kavranabilir, hissettirebilir ve belki de çekici gelebilir bir
kelime bulmalıydım, tüm o 'herşeyin' içinden. Sonra gözlerimi, gözlerine
indirip 'inanç' dedim. Futbol bana inanmayı öğretti. İnanmanın ne demek
olduğunu, insanı hayatta kalan şeyin aslında 'inanç' olduğunu öğretti dedim.
Çünkü
aslında inanmak nedir? İnanmak; savaşmaktır. Başarmayı amaçlamak, yürümek ,
yürüdükten sonra hiç durmadan koşmaya çabalamaktır. İnanmak; tahmin edilemeyeni
vermek, sizden beklenilenin üstünü göstermektir. Aslında özetle inanmak; 'Ben
daha fazlasıyım!' demektir. Futbol gibi; daha fazlasıyım, hiç bir zaman
yanlızca oyun olmadım demektir. Futbol, inanmaktır bence. Nefes almaya devam
etmek bir anlamda.
Şimdi
ellerinizi kaldırıp, gözlerinizi kısın ve bir saha hayal edin, binlerce kişinin
bağırdığı, tek yürek olduğu, aynı anda zıplayıp, aynı anda oturduğu; aynı anda
bağırıp, aynı anda hayal kırıklığına uğradığı, aynı anda şaşırdığı, aynı anda
gülümsediği...
Bir rüzgar esmeye başlayacak, o kocaman yeşil
saha belirince gözleriniz önünde. İşte ben ona, 'inanmak' diyorum. Diğer anlamıyla
'futbol' yani.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder