Hürriyet

9 Şubat 2014 Pazar

2014 DÜNYA KUPASI - SAMBACILARLA EFSANELER VE YENİ MACERALAR -



- Brezilya Üzerine-

Hazır 2014 FIFA dünya kupası yaklaşmış ve en favori takımların grupları belli olmuşken Brezilya’yı konuşmaya başlamak lazım. Dünya kupası denildiğinde, sadece kupayı düşünmek bile ‘yeşil ve sarı’ renklerini getirir aklımıza. Bilen bilmeyen, ilgilenen, ilgilenmeyen herkes ‘Dünya kupasında en başarılı ülke’ sorusuna doğru cevabı verebilir; Brezilya.

         Tüm finallere çıkmayı başaran tek takım olma başarısı da dahil, 19 kere düzenlenmiş olan bu turnuvanın en dominant ülkesi ‘sambacılar’ olmuştur. Dünyaya kazandırdıkları seyir zevkinin yanında bir de önemli futbolcuları, yıldızları, yetenek taşan ikon olmuş oyuncuları vardır elbette. Brezilya, avrupaya sokaklarından çıkardığı çocukları ihraç eden bir ülkedir adeta. Yetenek, ülkenin sokaklarına kazınmış futbol aşkından değildir sadece, aynı zaman da güneşinin, çamurunun özel bir eklemesi vardır sanki onların bileklerinde.

         Pele, Ronaldo gibi yeri doldurulamaz yetenekleri dünyaya kazandıran bir ülke Brezilya. Yani futbolla dansı, futbolla shovu birleştiren bir dünya orası. Dünyanın en kalabalık maçlarının sahibi, devasa statların ve futbol müzelerinin öncüsü bir fauns adeta.

         Dünya kupasının Brezilya’da yapılacak olması bir şans. Üstelik 2. Kez bu kupaya ev sahipliği yapacaklar. Muhtemelen unutulmayacak bir sürü atmosfere gebe ama asıl konuşulması gereken yepyeni ve gencecik takımı. Brezilya Milli Takım’ı fırtına gibi. Genç, hızlı, yetenekli, kıvrak. Görsel zevki üst seviyede tutma potansiyeli yüksek, savaşan bir takım. 2002 Brezilya Milli Takım kadrosuyla eş değer olmasalar da, onlar kadar istekli ve kararlılar. 2014 dünya kupası Brezilya takımını incelemeden once 2002’ye geri dönelim çünkü efsaneleri hatırlamadan, yeni çocuklarını anmak doğru olmaz.

         2002 Brezilya Milli Takım’ı en önce Cafu’nun devleşen tavrı ve adeta tanrının bile içini ısıtan gülümsemesiyle bilinir. Ayrıca Brezilya Milli Takım’ının formasını en fazla giyen ve iki kere dünya kupası kazanmış olan tek isim olarak sahiplenilmiş bir karakterdir. 2002 senesinin efsane kadrosunun ilk akla gelen isimlerindendir Cafu. Tıpkı Roberto Carlos, Ronaldo, Kaka, Rivaldo, Ronaldinho, Dida, Silva, Marcos gibi.

         Aslında Brezilya 2002 efsane milli kadrosunun bizim için de ayrıca önemli bir yeri var. Türkiye Milli Takım’ı için de önemi göz ardı edilemez bir seneydi 2002. En önemli futbolcularımızın dönemi, efsane kadromuzun olduğu ve tam 48 yıllık özlemi sona erdirecek şansı yakaladığımız dünya kupasından bahsediyorum. Herkesi sokaklara dökerek, kırmızı, beyaza boyayan ekibin, savaşmaktan hiç çekinmediği, yaklaşık 34 bin kişinin izlediği ‘sambacılar’ maçının kahramanlarından bahsediyorum. Unutulmaz bu maç 2-1 yenilgiyle sonuçlanmış olsa da Türkiye Milli Takım’ı neler yapabileceğini göstermiş, Brezilya’ya nefes aldırmamıştı. Dünya üçüncüsü olmayı başarmış olan kırmızı, beyazlı ekibin, koreli hakem Young joo Kim’in haksız penaltısı yüzünden kaybetmenin acısını yaşamıştı o dönem bu ülke. 

Futbolun nasıl bir sosyal devrim yaratabildiğini kanıtlamıştı 2002 Dünya Kupası. Gelmiş geçmiş en coşku dolu kupa dönemlerinden biri olarak anılmaya başlandı. Unutulmazdı. Çünkü çoğu milli takım efsane kadrolarını çıkartmıştı. Türkiye için birlik yaratan bir etki olmuştu futbol. Dünya Kupası ülkenin ayrılan hislerini kazımış, herkesi bir arada çığlık atmaya zorlamıştı. Sıcak havanın insanları kavurduğu yaz ayında, TV karşısında, hop oturup, hop kalkarak maçları izlemeye zorlamıştır. Lise’de okuluna devam eden öğrencilerin, sınıfa açılan TV ler karşısına geçip maçları takip etmesine neden olmuştur. Sosyalleşmenin, sosyal bütünlüğün, taraftarlıkla gelen aidiyet duygusunun ‘futbol’la geldiğini kanıtlamıştır. Bazı ülkeler vardır; ne yaparsanız yapın, futbol kadar bağlayamazsınız onları. İşte Türkiye gibi Brezilya’da bunlardan biri olduğu için konu bu yazıya.

2002’den günümüze, yani Karnaval’ın anavatanı, sosyal dürtüsünü futbolla bastıran toprakların ev sahipliği yapacağı 2014 dünya kupasına gelelim. Genç, hızlı, ülkesine yakışan bir milli takımı geliyor yine dünya kupasına: Dani Alves’li, Neymar’lı, Marcelo’lu, Thiago Silva’lı, Dante’li, Luiz’li, Cavalieri’li, Gustavo’lu, Moura’lı dipidiri bir kadro yani. Bu sefer eski ustalardan Kaka, Ronaldinho ve  Ramires, Ganso gibi isimlerin alınmadığı kadro. Bu açıdan dikkati çekse de, fırtına gibi geliyor. Grupların belirlendiği geçtiğimiz haftalarda İtalya, Meksika ve japonya’nın olduğu gruba düşen ekip, futbol seyir zevki açısından, tüm futbol taraftarlarının heyecanla beklediği bir ekip. Muhtemelen kimseye geçiş vermeyecek Dante ve Alves’in bile ürküttüğü defans, Marcelo ve Thiago Silva gibi isimlere de sahip. Duvar gibi, ürkütücü, caydırıcı, kademe bilinci yüksek, çok hareketli ve güçlü bir savunma hattından bahsediyoruz. Tabii bununla bitmiyor, ilerleyince karşımıza; Hernandes, Gustavo, Oscar, Bernard çıkı veriyor. Belki bu hattı Fernando, Jadson ya da Paulinho da doldurabilir. Ancak ne olursa olsun, zor bir savaş alanı yaratacakları kesin. Gol makinaları ise çok daha ürkütücü; genç yaşına rağmen, durmak bilmeyen bilekleri ve enerjisiyle büyüleyen, Barcelona’nın yepyeni yıldızı Neymar; 1.85 boyu, sol ayak hakimiyeti ve güçlü, devrilmez fiziğiyle bir çok takım için kabus olan Fred; yapılı fiziğiyle takma adının hakkını veren Hulk ve diğer forvetler Brezilya’nın kupa alması için yüksek bir potansiyel.

 Otoriterler tarafından 1970 Brezilya Milli Takım’ının gelmiş geçmiş en iyi futbol takımı olma başarısını elde edebilir mi bilinmez ama en yakın 2002 kadrosundan sonra 2014’le beraber en hareketli ekibini göreceğiz gibi. Ne olursa olsun dünya kupası heyecanı bizim için buruk olsa da, Brezilya’nın yarattığı heyecan bunu biraz da olsa dindiriyor. En çok merak edilen konu Brezilya’nın futbol kudretinin bu sene nasıl eseceği. Bekleyip görmeli, beklemesi zor olsa da.

ZÜMRÜT TANRIÖVEN

15-12-13