- Brezilya Üzerine-
Hazır 2014
FIFA dünya kupası yaklaşmış ve en favori takımların grupları belli olmuşken Brezilya’yı
konuşmaya başlamak lazım. Dünya kupası denildiğinde, sadece kupayı düşünmek
bile ‘yeşil ve sarı’ renklerini getirir aklımıza. Bilen bilmeyen, ilgilenen,
ilgilenmeyen herkes ‘Dünya kupasında en başarılı ülke’ sorusuna doğru cevabı
verebilir; Brezilya.
Tüm finallere çıkmayı başaran tek takım olma başarısı da
dahil, 19 kere düzenlenmiş olan bu turnuvanın en dominant ülkesi ‘sambacılar’
olmuştur. Dünyaya kazandırdıkları seyir zevkinin yanında bir de önemli
futbolcuları, yıldızları, yetenek taşan ikon olmuş oyuncuları vardır elbette.
Brezilya, avrupaya sokaklarından çıkardığı çocukları ihraç eden bir ülkedir
adeta. Yetenek, ülkenin sokaklarına kazınmış futbol aşkından değildir sadece,
aynı zaman da güneşinin, çamurunun özel bir eklemesi vardır sanki onların
bileklerinde.
Pele, Ronaldo gibi yeri doldurulamaz yetenekleri dünyaya
kazandıran bir ülke Brezilya. Yani futbolla dansı, futbolla shovu birleştiren
bir dünya orası. Dünyanın en kalabalık maçlarının sahibi, devasa statların ve
futbol müzelerinin öncüsü bir fauns adeta.
Dünya kupasının Brezilya’da yapılacak olması bir şans.
Üstelik 2. Kez bu kupaya ev sahipliği yapacaklar. Muhtemelen unutulmayacak bir
sürü atmosfere gebe ama asıl konuşulması gereken yepyeni ve gencecik takımı.
Brezilya Milli Takım’ı fırtına gibi. Genç, hızlı, yetenekli, kıvrak. Görsel
zevki üst seviyede tutma potansiyeli yüksek, savaşan bir takım. 2002 Brezilya
Milli Takım kadrosuyla eş değer olmasalar da, onlar kadar istekli ve
kararlılar. 2014 dünya kupası Brezilya takımını incelemeden once 2002’ye geri
dönelim çünkü efsaneleri hatırlamadan, yeni çocuklarını anmak doğru olmaz.
2002 Brezilya Milli Takım’ı en önce Cafu’nun devleşen tavrı
ve adeta tanrının bile içini ısıtan gülümsemesiyle bilinir. Ayrıca Brezilya
Milli Takım’ının formasını en fazla giyen ve iki kere dünya kupası kazanmış
olan tek isim olarak sahiplenilmiş bir karakterdir. 2002 senesinin efsane
kadrosunun ilk akla gelen isimlerindendir Cafu. Tıpkı Roberto Carlos, Ronaldo,
Kaka, Rivaldo, Ronaldinho, Dida, Silva, Marcos gibi.
Aslında Brezilya 2002 efsane milli kadrosunun bizim için de
ayrıca önemli bir yeri var. Türkiye Milli Takım’ı için de önemi göz ardı
edilemez bir seneydi 2002. En önemli futbolcularımızın dönemi, efsane
kadromuzun olduğu ve tam 48 yıllık özlemi sona erdirecek şansı yakaladığımız
dünya kupasından bahsediyorum. Herkesi sokaklara dökerek, kırmızı, beyaza
boyayan ekibin, savaşmaktan hiç çekinmediği, yaklaşık 34 bin kişinin izlediği
‘sambacılar’ maçının kahramanlarından bahsediyorum. Unutulmaz bu maç 2-1
yenilgiyle sonuçlanmış olsa da Türkiye Milli Takım’ı neler yapabileceğini
göstermiş, Brezilya’ya nefes aldırmamıştı. Dünya üçüncüsü olmayı başarmış olan
kırmızı, beyazlı ekibin, koreli hakem Young joo Kim’in haksız penaltısı
yüzünden kaybetmenin acısını yaşamıştı o dönem bu ülke.
Futbolun
nasıl bir sosyal devrim yaratabildiğini kanıtlamıştı 2002 Dünya Kupası. Gelmiş
geçmiş en coşku dolu kupa dönemlerinden biri olarak anılmaya başlandı.
Unutulmazdı. Çünkü çoğu milli takım efsane kadrolarını çıkartmıştı. Türkiye için birlik yaratan bir etki olmuştu futbol. Dünya
Kupası ülkenin ayrılan hislerini kazımış, herkesi bir arada çığlık atmaya
zorlamıştı. Sıcak havanın insanları kavurduğu yaz ayında, TV karşısında, hop
oturup, hop kalkarak maçları izlemeye zorlamıştır. Lise’de okuluna devam eden
öğrencilerin, sınıfa açılan TV ler karşısına geçip maçları takip etmesine neden
olmuştur. Sosyalleşmenin, sosyal bütünlüğün, taraftarlıkla gelen aidiyet
duygusunun ‘futbol’la geldiğini kanıtlamıştır. Bazı ülkeler vardır; ne
yaparsanız yapın, futbol kadar bağlayamazsınız onları. İşte Türkiye gibi
Brezilya’da bunlardan biri olduğu için konu bu yazıya.
2002’den
günümüze, yani Karnaval’ın anavatanı, sosyal dürtüsünü futbolla bastıran
toprakların ev sahipliği yapacağı 2014 dünya kupasına gelelim. Genç, hızlı,
ülkesine yakışan bir milli takımı geliyor yine dünya kupasına: Dani Alves’li,
Neymar’lı, Marcelo’lu, Thiago Silva’lı, Dante’li, Luiz’li, Cavalieri’li,
Gustavo’lu, Moura’lı dipidiri bir kadro yani. Bu sefer eski ustalardan Kaka,
Ronaldinho ve Ramires, Ganso gibi
isimlerin alınmadığı kadro. Bu açıdan dikkati çekse de, fırtına gibi geliyor.
Grupların belirlendiği geçtiğimiz haftalarda İtalya, Meksika ve japonya’nın
olduğu gruba düşen ekip, futbol seyir zevki açısından, tüm futbol
taraftarlarının heyecanla beklediği bir ekip. Muhtemelen kimseye geçiş
vermeyecek Dante ve Alves’in bile ürküttüğü defans, Marcelo ve Thiago Silva
gibi isimlere de sahip. Duvar gibi, ürkütücü, caydırıcı, kademe bilinci yüksek,
çok hareketli ve güçlü bir savunma hattından bahsediyoruz. Tabii bununla
bitmiyor, ilerleyince karşımıza; Hernandes, Gustavo, Oscar, Bernard çıkı
veriyor. Belki bu hattı Fernando, Jadson ya da Paulinho da doldurabilir. Ancak
ne olursa olsun, zor bir savaş alanı yaratacakları kesin. Gol makinaları ise
çok daha ürkütücü; genç yaşına rağmen, durmak bilmeyen bilekleri ve enerjisiyle
büyüleyen, Barcelona’nın yepyeni yıldızı Neymar; 1.85 boyu, sol ayak hakimiyeti
ve güçlü, devrilmez fiziğiyle bir çok takım için kabus olan Fred; yapılı
fiziğiyle takma adının hakkını veren Hulk ve diğer forvetler Brezilya’nın kupa
alması için yüksek bir potansiyel.
Otoriterler tarafından 1970 Brezilya Milli Takım’ının
gelmiş geçmiş en iyi futbol takımı olma başarısını elde edebilir mi bilinmez
ama en yakın 2002 kadrosundan sonra 2014’le beraber en hareketli ekibini
göreceğiz gibi. Ne olursa olsun dünya kupası heyecanı bizim için buruk olsa da,
Brezilya’nın yarattığı heyecan bunu biraz da olsa dindiriyor. En çok merak
edilen konu Brezilya’nın futbol kudretinin bu sene nasıl eseceği. Bekleyip
görmeli, beklemesi zor olsa da.
ZÜMRÜT TANRIÖVEN
15-12-13