Hürriyet

3 Eylül 2012 Pazartesi

Galatasaray ve 'Rüya Takım Olmak' Yolu


Kasımpaşa ile lige başlayan Galatasaray, transferleriyle bir 'rüya takım' resmi çizmişti tüm eleştirmenlerce. Aslında taraftar da inanılmaz bir heyecan hissediyordu. Üzerine ne oyunlar oynanan Real Madrid formalı 'Hamit Altıntop', geçen senenin gol kralı 'Burak Yılmaz', sarı kırmızılılara dahil olmak için senesini oynamama tepkisi göstererek geçiren 'Amrabat', Lig içinde görünür bir başarı elde eden yeteneğiyle 'Dany', kimsenin neler yapacağını kestiremediği kapalı bir kutu olsa da İtalya hissiyle formaya giren 'Umut Bulut', Bir türlü akıbeti anlaşılamayan ama sonunda taraftarın baskısıyla yeniden idmanlara getirilen 'Melo' haberleri kasıp kavurdu tüm camiaları. 

Fatih Terim bu başlıklar atıldığında ilk olarak şöyle söylemişti. Bu takım daha çok taze, çalışmalı, çok çalışmalı, konsantre olmalı ve uyum sağlamalı, birbirinden farklı takımlardan, farklı futbol kültürü ve mantığında oynamaya alışık oyuncuları bir araya aldık. Rüya takım demek iddialı, bekleyip sezon sonunda ve şampiyonlar liginde çalışmalarımızın etkilerini görmeliyiz. Hemen hemen bu özetle anlatılabilir onun söyledikleri. Haklıydı da. Barcelona gibi bir takımın bile 'rüya takım' olması yıllarını aldı. Sahip olduklarına rağmen, kusursuz bir uyumu tutturmaları yıllar aldı! 

Yine de taraftarın, Hamit başta olmak üzere yeni transferlerden beklentileri oldukça yüksekti, hala da yüksek. İlk etapta aslında sağlam duruşu, güçlü fiziği, tecrübe ve ön görüsü, köprü olabilme kapasitesi ile liderlik özelliklerinin ciddi anlamda önemli olduğuna inanıyorum ben de. Ancak maç eksiği ve adaptasyon sorunu ne yazık ki şimdilik takımın dengesini bozuyor gibi görünüyor. Yazık ki ayağında top tutmakta zorlanıyor ve hemen hemen bütün top kayıplarının nedenini oluşturuyor. Fatih Terim ise Hamit'i kazandırmak için ona şans veriyor, neyse ki onun neler yapabileceğini aslında biliyor ve ön görebiliyoruz... Biraz daha mı dayanmalı acaba ya da gerçekten hazır olana kadar ilk 11 formasından uzak tutmak mı gerekir? Yine de imparatorun kararı ne olursa olsun şu an kızgın taraftarın da içten içe Hamit'ten beklentilerinin devam ettiğini düşünüyorum. Hatta futbol programlarını seyrettiğim her saniye de, Hamit hakkındaki yorumların üzerine 'acaba ben başka bir maç mı izledim ki' demekten de kendimi alı koyamıyorum. Nedense yine de beğenilen bir Altıntop vardı şimdiye kadar medyada. Taraftar olarak farklı bakışlara rağmen Hamit Altıntop ismi yeri itibariyle hiç bir zaman 'yıldız' olabilen forvetlerden olmayacak ama liderlik ve oyun kurma yetenekleriyle Galatasaray'da sıkça başarıyla anılacaktır diye düşünüyorum.

Dany çok çabuk bir şekilde uyum sağlamış olmasıyla beraber gerçek bir stoper görevi görüyor açıkça. Semih Kaya ile zaman zaman anlaşmazlıklara düşseler de, arada Ulfaluji gibi bir yönetici olduğunda bu sorunda ortadan kalkıyor ve defans kuvvetleniyor. Ancak Ulfaluji'nin beklenmeyen sakatlığı filmi tam ortasında koparan nokta oldu. Şampiyonlar liginin hemen öncesinde yaşanan bu talihsizliğin öncesinde de Engin Baytar'în ceza sorunu ortaya çıkmıştı. Bu sonuçla GS yönetimi, avrupa için yeni stoper arayışlarına girdi. Ne sonuç gösterecek bu bilinmez ama kaptan ve defans kurucusunun bir anda olamayışı tüm herkesi kasvetli bir sessizliğe bürüdü gibi.  



Orta saha ve defans üzerine transferlerin etkisi bu şekildeyken, açığa gelen Amrabat ile forveti renklendiren Umut Bulut ve Burak Yılmaz'ın tam da GS ruhu için önemli transferler olduğunu görmek mümkün. 

Top kaybetmeyen, inatçı, gözlemleyen ve iyi top takibi yapıp, topu yere indirmeyi başarıp, hızla kontrol altına alabilen, çeviren, çalımlayan, kesen, süren ve depara çıkan Amrabat bence bu sene için Galatasaray'ın en 'nokta atışı' transferi olmuştur. 

Burak Yılmaz bir anda enerjiyi zıplatan çıkışları, ileriden top alıp, faul kazandırabilen, güçlü fiziğiyle defansı zorlayan, doğru yerler geldiğinde affetmez vuruşlarıyla tam bir forvet. 

Kapalı kutuyu rakipler için pandoraya çeviren gol canavarı Umut Bulut ise hiç vazgeçemeyen tıpkı Elmander gibi sürekli savaşan bir asker. Bu özellikleriyle Galatasaray için oldukça keyifli gollere imza atan bir imaja sahip şimdilik. 

Tüm bunlara, uyumlara, uyumsuzluklara, sakatlıklara, başarılara ya da başarısızlıklara rağmen Galatasaray'ın eksikleri ve hataları taraftarın yüreğini ağzına getirmeye devam ediyor tüm bir 90 dakika boyunca. Ligin fiziken en güçlü takımı olan sarı kırmızılaların şimdilik gerçekten de ciddi anlaşmazlıkları ve uyum sorunu var. Forvet derinliği, geçen seneki orta saha köprü başarısı ne yazık ki yok gibi. Ancak tüm takımlar gibi Galatasaray için de henüz yeni başladı lig ve bu eksikler kapandıkça bir adım daha yakın olacağının sinyallerini veriyor 'Rüya Takım' çizgisine. 

Beşiktaş ve Bursaspor gibi iki önemli takım maçlarını da puan kaybetmeden atlatan sarı kırmızılılar, daha çok konsantre olmaları gerektiğini ve duran top kabuslarına karşı bir önlem almaları gerektiğini görmek zorundalar açıkça. Serbest vuruşların başarısının yanında, gerçekten kötü köşe vuruşu kullanımlarının bir an önce yoluna sokulması gerektiği de net. Bu anamda tıpkı Fatih Terim'in her zaman söylediği gibi 'daha çok yol, daha çok şey var yapılması gereken' 

Bundan sonraki şampiyonlar ligi analizinde görüşmek üzere... 
'Güzel futbollu günler'

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder