Hürriyet

19 Eylül 2012 Çarşamba

Hakkı Yenilen İlk Maç : MANU - GS


Galatasaray oldukça iddialı bir şekilde gitti Old Trafford stadına. Aslında yapacakları şey; gerçekten avrupayı hak eden, onlarla mücade etmekte zorlanmayan, kuvvetli bir takım görüntüsünü tüm dünyaya izletmekti. Nitekim asıl görevini de başarıyla gerçekleştirdi. Oldukça mücadeleci, 90 dakika savaşan, muhteşem bir futbol için maçı sürekli tempoda tutan bir futbol seyrettirdi bizlere. 

Manchester United ile 1-0 biten maç, yazık ki puan kaybettirdi aslana ancak mücadelesi oyundaki %53 üstünlüğüyle de sonuçlrda kanıtlandı. Şansız direkler, verilmeyen penaltılar, yorgunluktan ileri gelen hatalar, tecrübesizliğin getirdiği durgun hamleler ve sürekli düşünen yapısıyla güçlü İngiliz temsilcisine karşı oldukça ağır kalan yapısı nedeniyle golü bir türlü bulamadı sarı kırmızılı takım. 

Gruptan çıkacak olmasına büyük bir olasılıkla bakılan Galatasaray için Menchester çok başka bir dava aslında. Yıllar öncesinden gelen, baş rolünü 'taraftarların' oynadığı bir macera. Kırmızı şeytanlarla ödenmemiş hesaplarımız var, bu maç da, bu anlamda büyük önem taşıyordu; tıpkı deplasmanda da olacağı gibi. Ancak Fatih Terim'in maç başlamadan önce söylediği bir şeyle bu durumu özetlemek istiyorum; 

Yenilsek de çatır çatır futbol oynayalım.

Bu sözü gerçeğe çevirdi Galatasaray ve tüm Türkiye'yle, taraftarlarına tadından yenilmez bir futbol sundu. 

Ancak büyük hataları, ders alması gereken tecrübesizlikleri ve yazık ki bir türlü çözüm üretemediğimiz hakem kararları yüzünden bu 1-0'lık skor Londra'da Galatasaray'ı buluyor. 

Defans neredeyse olağan üstüydü ancak tecrübesizlik buradaki hattı kıran şey oldu. Chris şampiyonlar liginde oynamak için alındığında en çok da bu özelliği göz önünde bulundurulmuştu. Tecrübe, iyi ve hızlı olanın yanında; özellikle de şampiyonlar ligi gibi bir curcuna içinde şart, neredeyse hayati. Bunun yanında beklenmedik bir şekilde Selçuk İnan performansındaki düşüklük, Melo'nun kendini bir türlü toparlayamamış olması, Burak ve Amrabat'ın anlaşmazlıkları. Çabuk yorulan güçsüz fizikler, sonucu hazırlayan etkenlerdi. Ancak söylemek gerekir ki  mütemadiyen 'sakin', gerçek anlamıyla 'dikkatli bir Galatasaray izledik Kırmızı Şeytanlar karşısında. 

Ancak fiziken oldukça üstün olan avrupa takımlarıyla savaşta en çok dikkat edilmesi gereken şeye bir an önce çözüm bulmak şart. Hız!. Hızla ilgili ciddi bir problemimiz var. Rakip yerleşmeden topu çıkarmaya yönelik çalışıp konsantre olmak lazım gibi görünüyor. Bugün Valencia gibi hem fiziği güçlü hem de iyi depara çıkabilen futbolcular karşısında nasıl boşa düştüğümüzü görmek kolay oldu. Nitekim Valencia yorulana kadar, sürekli olarak takım arkadaşlarının gözlerinin aradığı 'güçlü nokta' konumundaydı. Zaten en kadro derinliği anlamında, dünya devlerinden biri olan Manchester United, Galatasaray'ın mücadele hırsı ve azmiyle, özellikle ikinci yarıda şaşkına dönerek, yorgunluğun da etkisiyle duruldu. Ama şansızlık peşini bırakmayan sarı kırmızılı takım, yazık ki son dakikalarda yine pozisyonlarını ağa gönderemedi. 

Maçın gerçek anlamıyla kahramanı; Muslera'ydı. Kurtardığı penaltı, doğru müdahaleler, topa zamanında çıkartmak ve serin kanlılık anlamında gerçekten başarılıydı. Bir çok tecrübeli kaleciye taş çıkarabilcek kadar diri ve inançlıydı. Yine de sadece kaleciyle bir şeyler beklemek yanlış olurdu.  

Bu seferlik Londra'ya galibiyeti bırakıp gelen Galatasaray, Avrupa macerasına Braga'yla devam edecek...

https://vimeo.com/49750125

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder