Hürriyet

25 Ocak 2012 Çarşamba

Öfkeyle Kalkan Kazanır: BEŞİKTAŞ - GAZİANTEPSPOR





    İtiraf etmem gerekir ki hayatımda izlediğim en sıkıcı ilk yarılardan biri olmasına rağmen, aynı zamanda hayatımda izlediğim en dişe diş, heyecan verici ikinci yarılardan birine sahipti maç. 


     Ev sahibi BJK için oldukça düşük enerjili bir başlangıç  olduğunu kabul etmek lazım ilk 45 dakikanın. Ancak ilginç bir şekilde Gaziantepspor'un bulduğu golün ardından süre kaybı için çabalaması, zaten öfkelenmeye başlayan BJK'li oyuncular için oldukça etkili oldu. 


   BJK için denebilecek en önemli şeylerden birisi bir türlü potansiyellerini kullanamıyor olmaları. Bu kadar fizik gücü olan bir takım için yanlış bir strateji var ortada. Yanlış giden bir şeyler var. Çünkü genel olarak fiziken üstün takımların az bulunduğu Türkiye liginde bu özellik, gerçek anlamıyla kazanmak için bir anahtar niteliği taşıyor bence. Oyuncularını iyi set etmesi, bol bol paslaşmaya yönelmesi ve en önemlisi de iyi bir stoper alması gerekiyor. Baskıda güçlü olan BJK, bu sefer taraftar için biraz yürek hoplatıcı oynadı demek de mümkün. 


   BJK'nın avantajı; bir çok takıma göre eksikleri daha kolay giderilebilir olması. Stoper eksiğini tamamladığında, diğer oyuncularını da olmaları gerektiği yerlerde değerlendirebilecekler. Bu sorun giderildiğinde, BJK durdurulamaz, kolay kolay üzerine baskı kurulamayan bir performansa sahip olacaktır diye düşünüyorum.


   80. dakikadan sonra gücünü toparlayan ve Gaziantepspor'un sergilediği tutuma tepki olarak güçlenen BJK, taraftarı mutlu etmekte gecikmeyen bir sonucu getirdi. Ancak o saniyeye kadar zayıf bir defansla, sadece BJK furbolcuların hataları üzerinden ilerleyen bir stratejiyle G.Antepspor'un golün üzerine yatma denemelerini boşa çıkaran ilk gol BJK taraftarını gülümsetti.


   İkinci yarıda ardarda gösterilen sarı kartlar, kalecinin sakatlık durumu, 6 oyuncu değişikliği.... oyunu oynanır olmaktan çıkaran durgunluk bi süre devam etti. Doğru ya da yanlış kararlarla da olsa maç, biraz itekleyerek devam etti. Aslında başabaş mücadele olmayan ama başabaşmış gibi görünen bir süreç vardı. Bunda G.Antepspor'un süre geçirme stratejisinin de payı yok değil. Bu mantıktan kurtulmak, biraz hızlı, atik, şu sürekli söylediğim 'güzel futbol' mantığını sergilemek gerekiyor. Hem oyuncuların kendilerini hem de taraftarları memnun etmesinin tek yolu bu. 


   Aslında itiraf etmeliyim ki; G.Antepspor'un Elyasa ile bulduğu 41. dakika golu güzel paslaşmaların ürünü oldu ama bu güzel atak stilini bir daha gerçekleştiremediler. Bundaki en önemli neden, sürekli saldırmak yerine, oyunu durdurmaya yönelik kaçışları oldu. Zaten ikinci yarı başında Egemen ve 86. dakika Almeida golüyle beraber BJK dirilişinin, keyiflendiren enerjisini saldı sahaya. İnönü stadının yeniden kazanabilmeye doğru giden yolda, taraftarın coşkusuyla zıplamaya başladığı an da tam olarak buydu. 


   Dün maçın ardından Rıdvan Dilmen'in yorumlarından birinde, 'artık gazeteler, basın hakemleri bile tahmin edemiyor, eskiden bilinebilirse millet 'aaa' derdi' vardı.  Bence bu maç ardından biraz düşünülmesi, kafa yorulması gereken bir sonuca ulaştırıyor bizi bu tespit. Hakem bir faciaydı, Türkiye liginin bütün hakemlerinin bolca hata yaptığı bir dönemde daha kötüsü olamazdı! Bu konuda biraz daha itinalı olmak gerektiği ortada. Yazık ki maçı yönetmek ve idare edebilmek artık elimizdeki hakemlerin yapabildikleri bir şey değil (istisnalar var). Özellikle de 22 tane erkeğin, hırs ve kazanmak üzerine kurulu bir spor amacıyla bir saha da toplandıkları bir ortamda 'idare' edebilme yeteneği olmadığında, herşey sıkıntı... herşey kart.. herşey öfke demek! Bunun için doğru adım atılabilse keşke.


  Herşeyin sonunda, BJK sona doğru toparlanan, inişli çıkışlı olmasına rağmen, genel de istikrarlı bir oyunla İnönü'den galip ayrıldı ve bir kez daha izin verilmeyen 'güzel futbol' karşıtı stratejilere tepkisini koydu.


Bize de tebrik etmek dışında bir şey düşmez öyle ise...




   

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder