Galatasaray- Fenerbahçe Derbi Tarihi Üzerine
1909 tarihi
bir çok açıdan önem taşır. Türkiye’de artık cemiyetlerin, kabinelerin
düşürüldüğü zamanlara denk gelir sene. Yazdığı yazılar yüzünden vurulan
gazetecilerileri de içine alır. Aynı zamanda dünyada da ilkler gerçekleşiyordur
1909’da.
Ama İstanbul
için tüm o gergin dönemlerin, dünyadaki şaşkınlıkların dışında farklı,
rahatlatıcı, keyfi o ortam düşünüldüğünde içten bile olmayan bir ilk söz
konusudur. Aynı şehrin, iki asil takımı bir dostluk maçı düzenleyerek, futbolu
bir kurtarıcı olarak koyuverir ‘Papazın Çayırı’ çimlerinin orta yerine.
İstanbul gürültüden, tezahurattan, destekten kendi sesini duyamaz halde kala
kalır bütün o siyasi süreci aşıp geçerek, hatta tekmeleyerek.
Galatasaray
ve Fenerbahçe derbilerinin en önemli özelliği de işte budur. Aslında iki
rekabetin, bütünleştirici olması. Yani yoran İstanbul’u bir anda dize getirecek
kadar önemli bir insan kalabalığı seyre çekmesi. Aynı zamanda başa gelen, sinir
bozan ve düşünmekten alı koyamadığımız onlarca sorunu iki saatliğine de olsa
kapı dışı edebilmemizi sağlar bu derbi. Yani ezeli rekabet aslında bir
kurtarıcı, iyileştirici, her zaman için bütünleştiricidir.
Galatasaray
ve Fenerbahçe derbilerinin çok başka bir özelliği de vardır. Dünyanın en büyük
derbilerinin belirgin, temelden oluşmuş ve genelde düzeltilmesi zor sorunlar
üzerine geliştiğini söylemek yanlış olmaz. Örneğin; Roma ve Lazio’nun ideoloji
üzerinden adeta savaşıyor olması; Manchester United ve Arsenal’in ticari anlamda
yarışlarının getirileri; West Ham ve Millwall’un yine ideolojik ve sınıfsal
olarak birbirlerinden nefret edercesine devam eden kan davaları, Real Madird ve
Barcelona’nın tamamen ülkenin siyasal ve ideolojik sınırları üzerinden oluşmuş
zıtlıklarının etkileri birer derbi nedeni oluşturur ve bunlar değişmez,
düzeltilemez. Üstelik taraftarları için de bir futbol kulübü olmanın ötesinde
anlam ifade eder. Ancak
İstanbul’un iki dev takımı arasında dinsel, ırksal, ideolojik anlamda bir
zıtlık ya da savaş söz konusu değildir. Spor üzerinden, belki biraz sınıfsal
farklılıklarla taraftarlıkları büyüyen ve bütün ülkeye yayılmış olan iki
takımın, garip ama muhteşem rekabetidir basitçe. Bu bütün spor kulübü için
geçerlidir. Yani Fenerbahçe ve Galatasaray’ın tüm spor alanlarında birbirleri
üzerine üstünlük sağlama gayesi bulunmaktadır.
Sarı tonları
farklı, kırmızıyı ve laciverti ikinci renk olarak kendilerine seçmiş olan iki
büyük takımın tarih üzerinde maçları da, kendi büyüklüklerini aratmamaktadır.
Her derbi, muhteşem bir rüzgarı da şehre serbest bırakır. Bu dostane başlayan ve dostane olması
gereken derbi çoğu zaman, özellikle son 10 senedir kendisini şiddetli, kuvvetli
ve acımasız olarak da göstermektedir. Yani yaralanma olaylarını, atılan
maddeleri, yanan bayrakları ve bu gibi bir çok şiddet içerikli sahneyi
beraberinde getirmiştir son seneler. İçinde ne ırkçılık, ne din sorunu, ne de
diğer hiç bir sorun olmamakla beraber, iki grubun bu denli birbirinden nefret
ediyor olması garipsenecek, hatta sosyoloji anlamında açıklanması da zor bir
sonuçtur.
Dile kolay
102 yılını aşan bir rekabetten bahsediyoruz aslında. Emin Bülent Serdaroğlu ilk
golle başlattığı, beklentisi tüyleri diken diken yapan ve maç sırasında
mütemadiyen zaman durduran derbi macerası, nasıl ve ne zamana kadar bu şekilde
devam edecektir bilinmez ancak içinde hiç bir kötü ayrımcılığı barındırmayan
yarış, daha da dostane sahnelere olabildiğince çok sahip olmayı amaçlamalıdır.
Aslında
dünya derbilerinin tarihsel süreçlerini incelemek bir yana, tamamen farklı bir
karaktere sahip olan Galatasaray, Fenerbahçe derbi ve taraftarlık düzenlerini
de sosyolojik anlamda derinlemesine incelemek gerektiğini düşünüyorum ben. Bu
taraftarlık kültürünü amacı olmayan bir destek süreci olarak değerlendirmenin
de cahilce ve bir tür yorum yanlışı olarak düşünüyorum. Yani demem o ki,
İstanbul takımı olsa da bütün ülkeye yayılmış olan taraftarlıklarını, ticari,
endüstriyel veya ekonomiksel olarak yorumlamanın ötesine geçmenin, taraftar
karakterlerini de ortaya çıkarmak adına büyük önem taşıdığını iddia ediyorum.
İstatistikleri
ne olursa olsun , yenilgileri, yengileri, olayları, maceraları, taraftarları,
formaları, savaşları, barışları ve renkleriyle Galatasaray, Fenerbahçe
derbileri hayatımızın senelik takvimlerinde hep önceden işaretlenen günler gibi
oldu ister istemez. Üstelik bunun için bu iki takımdan birinin taraftarı olmak
da gerekmiyor. Türkiye en zor anlarında sarıldığı bu derbilere aşık olmaya devam
edecek, tıpkı futbolun dünyayı daha iyi bir yer yapma çabası gibi; bu derbiler
de futbolu daha güzel yaparak etkisini genişletmeye çabalayacak.
Ama bu derbileri unutulmaz kılan, İstanbul’u dişe
diş yapan, taraftarı coşkulu yapan, kan davalarından ya da ezeli rekabetten
daha başka bir şey, daha devrilmez ve daha gerçek bir neden var;
Yani işte diyoruz ya bugünlerde 6 harfli bizim
aşkımız, üstelik başa gelince vazgeçilmesi en zor aşk diye; futbol!.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder