Futbol
denildiğinde akla gelen ‘taktik’ kavramı, kendisini daim bir değişim içinde
gösteriyor. 2012 Şampiyonlar liginde
Chelsea’nin sıkı bir defansla, kendi ceza sahasına kapanarak, Barcelona’yı
elemesi, dünya çapında taktiksel önemi bir kez daha vurgulamıştı.
Bu sene de buna
benzer bir örnek yine devler liginde kendisini gösterdi; Milan’ın %25’lik topa sahip olma oranına rağmen, büyük
bir disiplinle ‘İtalyan’ defans sistemini uygulaması, Barcelona’yı yenmesine
yetti.
Bu örneklerle
bir yandan ‘takımına göre taktik’ oluşturmanın önemini kanıtlarken; diğer
yandan da bir gerçeği daha görmeme sebep oluyor. Messi mi yoksa Barça forvet
hattı mı?
Messi’nin
yeteneklerine elma, armut atan insanlar
var. Sağındaki, solundaki; Iniesta’sı,
Xavi’si olmadan bir hiç diyenler bir de. Kimi zaman Barça’nın yenilgisi, karşı
takımın defans gücüne bağlanıyor. Kimi zaman da Messi’nin Maradona gibi hat
tanımaz hızının o maçta görülemediğiyle, Arjantinli’nin ‘gününde olmamasıyla
ilişkilendiriliyor. Milan’la olan ikinci maçta yeniden yıldızlaşan Messi’nin,
‘şimdi günümdeyim’ mesajıyla, Barça’nın kazanmasını doğru orantıladım kendi
adıma. Bu durum Messi’nin yeteneğini gerçek, kuşku geçirmez yapıyor elbet.
Futbolun
zevki; hücumdan, sürekli çıkan,
yetenekli ve hızlı adamlardan geçer. Bunu reddetmek, hücum yapan bir takımı
izlemenin zevkinden vazgeçmek imkansız. Barcelona’nın, Manchester United’ın,
Real Madrid’in, Bayern Munich’in verdiği zekin büyük bir çoğunluğu da bundan
ileri gelir.
Ancak kabul
etmek gerek ki; bu gücü yüksek olan takımları yenebilmenin tek yolu da
kapanmaktan geçer. Milan ve Chelsea örneği de bu tesbite cup diye oturur. Bu
yeni, dahice ya da bilinmedik bir gerçek değil elbet. Ancak futbol zevkinden
ödün vermemek adına bu taktiği uygulamaktan çekinen teknik adamların,
takımların varlığı da görmezden gelinemez. Yani akıllı taktik, bir çok zaman bu
‘keyif’ unsuruna takılı kalır.
Futbolseverin
hıza, güce, yeteneğe ve zekaya düşkünlüğü bilinir. Hal böyleyken, defansa
kapanan takımların sürekli halde hayatta kalması da mümkün olmayabiliyor. Bir
benzetme vardır; ligin sıkıcılığının tek sebebinin bu taktik olduğu düşünüldüğü
için; kapanan takım ardından ‘Yunan takımı gibi...’ benzetmesi yapılır. Ben de
paragrafın başında saydığım dört özelliği sürekli olarak görmeyi bekleyen bir izleyici olarak;
devler ligine ‘Yunan takımı’ taktiği pek yakıştıramıyorum.
Nitekim çok
örneği kalmadı da çeyrek finallerde.
Her alanda
olduğu gibi, futbolda da savaşan, atılan olmak; kazanma yolundaki tek ‘taktik’
gibi hala. Yine de bekleyip görmeli.
Kim bilir belki birileri daha Chelsea’nin
tıpkı geçen sene kazandığı gibi, kupayı kapanarak evine taşır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder