Şimdi bizim bildiğimiz bir Brezilya var.
Bir de 2014 Dünya Kupası açılışında gördüğümüz Brezilya var.
Ama herşeyden önce inanmış olsa da ‘stresle mücadele’
konusunda sınıfta kalan bir Brezilya var.
Ev sahibi olmanın kazanmak dışında önemli bir kaç noktası
vardır turnuvalarda. Mesela, önce bizi Brezilya’da hissetiren bir atmosfer
tatmalıyız, öyle değil mi? Yoksa sambacıların tıkı tıkı ayak seslerine ne gerek
var. Ayrıca güzel bir takım, her anlamda bir birliktelik görmeliyiz. Sadece kazanmak
değil, rakibini evinde iyi ağırlamak olmalı hedefi ev sahibinin.
Öle dan dun dalmamalı, yasak işler yapmamlı, kötüleşmemeli
sahada. Çünkü dünyanın her yerinden izleniyor olduğunu bilmeli ve ev sahibinin
her zaman daha çok gözlendiğinin farkında olmalı. Bu neslin çocukları, tıpkı 98
Dünya Kupası’nda bizim yaptığımız gibi, Neymar’ın saç modelini, Oscar’ın
tavırlarını taklit edecek. Hulk gibi bakıp, Silva gibi gülümseyecek.
Yani aslında Dünya Kupası’nı yine Kuper’in dediği gibi
‘futbol asla sadece futbol değildi’ kafasıyla izlemek lazım. Dünyanın izlediği turnuvalar oluşturmak, bu
gelenekleri yaratmak çok zaman alan şeyler. Bunları dünyayı kavuran bir
heyecana çevirmek çok zahmet ister. Bunun etkileri de nesilleri domine eder,
onlara liderlik ve farklı açılardan öncülük eder. Bu anlamda bu tip
turnuvalarda ev sahibi ülkenin kazanmaktan daha fazla sorumlulukları vardır.
Brezilya takımı, Hırvatistan ile yaptığı maçta gerginliğini
ve hissettikleri baskıyı evlerinde bırakıp gelememişler, bu kesin. Üstelik bu
baskı, önce oyuna, sonra vasat bir futbola, ardından da biraz gerilen atmosfere
dönüştü. Suratları asık bir 11’liyle, açılış için ev sahibinin karşısında
kazanmaya inanmış, mücadeleci Hırvat ekibi gördük sahada. Gülümseyen ve iltişimi
her zaman ‘insancıl’ olan Güney Kore ev sahipliğini özletti mi? Özletti.
Birinci günden bu kadar eleştiri gereksiz, düzelir diyecek
olanlar için söylüyorum; bir ülke kendi içinde gerginken, Milli Takımı’nın
panik olmaması imkansız. Brezilya’nın bu
oyunla çeyrek finalin üstüne çıkması nasıl zor gözüküyorsa ve nasıl ilk ciddi
güçte, dağılacağını düşünüyorsam, ev sahipliğini bu nesle örnek olma anlamında
hakkıyla yapcaklarına da nedense inanamıyorum.
Umarım beni yanıltırlar. Çünkü dünyanın karanlığından
kaçmak için insanlığın kullandığı bu güzel geleneğin, gülümsettiği anlarının
daha çok olması daha çok işimize gelir.
Bol futbollu günler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder