Hürriyet

11 Ağustos 2011 Perşembe

MİLLİLER İLE AÇILIŞ: TÜRKİYE - ESTONYA

    Türkiye'nin ilk sınavı, Estonya'ya karşı; Türk Telekom Arena stadında gerçekleşti. Sonuç 3  - 0 ve bizim tarafımızdan oldukça rahat bir maç oldu. Ama...


     Milli takımın öylesine çok eksiği var ki ve mütemadiyen dağınık, çoğunlukla sistematik bir oyundan uzak ve düşünüldüğünde, bu oyunuyla ileride, İngiltere, Hollanda, vs. gibi herhangi bir takıma karşı başarı kazanmaları neredeyse imkansız. Bu maçın 3-0 bitmiş olması sadece bizlere güzel bir gün ve genel olarak Gökhan Töre gibi yeni millileri tanıma fırsatı verdi. 

    Benim adıma Teknik Direktör çok zayıf ya da futbolcular söz geçirilemez oyuncular. Maç boyunca en rahatsız olduğum; halı saha maç gibi, kimin nerede olduğu belirsiz, kimse birbirini göremiyor, akıllıca hamleler gelmiyor, uzun toplardan kurtulmayı başarıp çalımlara sıra gelmiyor, eh doğal olarak futbol seyir kalitesi de düşüyor. Gerçi bunu rakibin Estonya olmasına yormak da mümkün. Ancak gözlemlediğim; Sinan gibi bir kaleci olmasaydı, 3 - 0 çok rahat beraberliğe giderdi. Defans dağınık, ileri oyuncusu yok. Frikiklerde topu kalecinin kucağına atma başarısını gösteren bir çok futbolcuyla, artık pili bitmiş ya da düzene bir türlü alışamamış oyuncularla dolu bir milli takım. 


    Bireysel olarak incelediğimde, beni en çok mutlu eden bir kaç oyuncu vardı;  
    Gökhan Töre, yeteneği tartışılmaz ve primier liginin ona kattıklarını görmemek içten bile değil. Gerçek bir oyuncu ve yerinin hakkını veren, doğru bir kanat oyuncusu.
    Selçuk, Galatasaray transferine çok mutlu olduğum bir oyuncuydu, hemen hemen aynı başarıyı burada da gösterdi denilebilir. En önemli özelliğinin hep yerini korumayı başaran, gerçek anlamıyla bir takım oyuncusu olduğunu düşünüyordum, beni yanıltmadı.
     Kazım hızlı değil ama tecrübesi nerede ne yapması gerektiğini iyi bilen bir futbolcu olmasını sağlıyor. İki golü çok koştuğu ya da çalımlarıyla herkesi ezip geçtiği için atmadı; doğru yerde, doğru zamanda, doğru müdahaleleri oldu.
     Gökhan G. başlarda oldukça başarılıydı ama enerjisi çabuk tükendi.
     Arda etkisiz elmandı, ben ilk 20 dakika takımda olmadığından bile şüphelendim.
     Burak, hem yeri için, hem de takım için yanlış bir oyuncu gibi geldi. Ve geri kalan her bir futbolcu için buna benzer kişilere özgü gözlemler sayabilirim; ama sonuç şuna çıkıyor; takım çok dağınık ve ben futbol bilen bir takım hissetmedim. 


    Emre konusu var bir de.... 
    Taraftara inat penaltıyı kullanıp, gol atan Emre. 
    O kadar çok yuhalamayı hak etti mi? 
    Kişisel, takımla ilgili problemler, önceden söyledikleri, Galatasaray taraftarı için hassas.. evet. Maçın GS sahasında yapılıyor olması da bunu tetikleyen bir konu ama...
    Karşıdaki insan senin sahanda, senin takım oyuncularınla bir arada aynı amaç için savaşıyorken, tek bi kişinin enerjisini bozmak demek, takıma yapılacak bir hata demek oluyor. Yani zincirin bir halkasına her geldiğinde vurmak, zinciri de koparıp, sarsıyor. 
    Ben şahsen bir Galatasaray taraftarı olarak, kendi takım taraftarlarımın doğru tepkiyi vermediklerini düşünüyorum. 


    Herşeyin sonunda galip gelen Türk Milli takımı, tüm enerjisiyle ilk hazırlık maçını başarıyla kapattı. Bizlere de sabırla, sonrakileri beklemek düştü... 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder