Hürriyet

15 Kasım 2012 Perşembe

BİR İNGİLİZ ASİLZADESİ : STEVEN GERRARD



‘Milli takımla 100. Maçı şerefine.’

Üniversite sıralarında, kitapların arkasına çizilirdi onun resimleri. O zamanlar Premier hayranı herkesin kırmızı beyaz boyadığı masa üstleriyle doluydu heryer. Çantalara 8 yazılırdı o zamanlar. Saygı göstergesi, tapılası bir ayak vardı o senelerde. Aslında 100. Milli takım maçıyla hala daha en çok saygı uyandıran futbolculardan birinden bahsediyorum. Steven Gerrard.

Ona kırmızı, beyaz forma dışında hiç bir forma yakışmadı şimdiye kadar. Sadakatiyle hiç bir futbolcu boy ölçüşemedi. Kucağına dökülen milyonlarca sterlini tepip, savaşçı kalmaya devam etti. Üstüste bir sürü kere topraklarında ‘en değerli’ oyuncu olarak anılmayı hakettiğinde de henüz çok gençti Liverpool’lu oyuncu. Şimdiye kadar gelen ve geçen büyün top ustalarına taş çıkaracak bir gücü oldu hep Gerrard’ın. Sakin bir liderlik ruhu ve iç güdülerinin onu eşsiz olmaya ittiği potansiyeliyle, Premier’in en çok üzerine konuşulan idollerinden biri oldu. Yani Beckham ve Owen gibi idollerin olduğu dönemden kalma İngiliz asilzadesi.

100. kez milli takımda oynamış olmanın başarısı, yıllar öncesinden süre gelen saygıyı daha da zirveye taşımış oldu. 2005 yılının fırtına gibi esen dönemi, bizler için İstanbul'da Gerrard'ı, Gerrard yapan kupa nedeniyle daha da kolay hatırlanılan bir anı. Liverpool'u inşaa eden Anfield stad'ının lideri ve ruhu olan, adeta sadakatiyle Premier liginin en ağır taş adamlarından biri haline gelen İngiliz'in hikayesi; bir kitaptan fazlasını isteyecek türden.

Gerrard 1989 yılında yapılacak bir maç içn onlarca, binlerce kişinin akın ettiği Hillsborough tapınağında, futbolu İngiltere'de bu noktalara getiren en önemli takımlardan biriyle; Sheffield'la olan bir maçta tanımıştı kırmızıları. Üstelik futbolu canı pahasına kendinin yapması için de bir ışık günüydü ogün. O gün özeldi, göz acıtır, ağlatır, yutkunmayı imkansız kılardı adeta. O gün onlarca kişi ruhunu bırakmıştı stadyumun çimlerine, futbol için ölmenin ilk heveslerinden biriydi ogünkü acı saatler. İzdihamın sonucu Gerrard'ı bugün Liverpool'un sadık kaptanı yapan olaydı. Kuzeni de  o ruhlardan biriydi. Liverpool için canını vermişti tapınakta.
Turnuvanın en değerli futbolcusu seçilmişti üstüste bir çok kez. Gol kralı olmuştu, hatta, kapmadığı bir tane ünvan yoktur premier liginde. Ama herşeyin ötesinde onun bu futbol endstrusine armağanı Gerrard ismi ve 8 numaralı forması oldu. O çimlere ilk kez adım attığında da büyülüydü, üstelik bu büyü hep onunla beraber Liverpool’da dolandı durdu. Kırmızı kan durmadan onun etrafında dolanıp durdu. Herkes bildi ki, dünyanın heryerinden insanların evlerinde, dolaplarına asılı posterleriyle, Liverpool taraftarı olsun olmasın büyük bir saygı uyandırdı. Ona tapıldı, Steven Gerrard, ingiliz spikerin ismini telaffuzuyla dünyanın heryerinde 100. Milli maçının bile övgü uyandırdığı bir üne kavuştu. Yeşil çimlere attığı ilk adımdan bu yana da, takım değil ama Gerrard taraftarı olan onca insanı ‘You’ll Never Walk Alone!’ nidalarına dahil etti.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder