Hürriyet

7 Temmuz 2011 Perşembe

Türk Futbolu Denen Şey; Şike Davası!

     Aslında olay patlak verdiği gün bu konuyu yazmayacağımı söyledim kendi kendime. Türk futbolunu incelemek, üzerine düşünmek ya da zaten her maç ardından mırıldandığımız gerçeklerin yerlere serpilmesini izlemek istemedim. Ama dün gece kardeşimle Büyükçekmece'ye doğru yoldayken yaptığımız sohbet herşeyi değiştirdi.

     Algımı yenileyen şeyler söyledi Turan ve şuanda bu yazıya başlamama neden oldu. Çünkü herzamanki gibi Galatasaray taraftarı olduğumu ve bununla nasıl gurur duyduğumu bir kere daha hatırlattı bana. Bu, Türk Futbolunun üzerine düşünülmeyi hakettiğini gösterdi. Çünkü aslında tüm olan biten bir anda yüzeydeki çöplüğü temizlemek gibi göründü gözüme. İyi olan ve kaliteye dair ne varsa doğrulmaya başladı yavaş yavaş. Yeni dönemi, başkanı ve stratejisi, tüm her şeyiyle bir tür 'Liverpool' yenilenmesine giren GS'nin bana verdiği heyecanı yeniden anımsadım tüm bunlarla. Ama şuan düşündüğünüz gibi bunun sebebi Fenerbahçe'nin büküldüğünü görmem değil asla. Aslında her ne kadar ezeli rakip olsak da, Futbol dünyasındaki rekabetçi görünümleri, ligi hareketlendiren bir diğer büyük enerjiyi oluşturuyor. Bunu düşünmemin sebebi, derin ya da sığ fark etmez içinde ne olursa olsun futbolun baştan aşağı büyük bir dünya olduğu gerçeğini yeniden görmem aslında.
     Daha önce yazdığım Escobar'ların hikyesinde o derece heyecanlanmamın sebebi de buydu. Büyük, dibini, sonunu göremediğiniz devasa bir dünyadan bahsediyorsunuz. Koskocaman... 

     Şike üzerine isimler verip yargılamak üzerime vazife değil, ancak yine de bazı yorumlarım oluştu tüm bu süreçte. Daha çokta gözlemlerim oluştu. En ilginci de Fenerbahçeli taraftarların bölündüğünü hissetmenin verdiği garip his. Aslında camia olarak bir bütün olarak kalacaklarına inanıyordum, fakat etrafımda şahit olduğum farklı onlarca taraftar, farklı bir sürü yorumla geldi karşıma. Kimisi hala gerçek olmadığını düşündüğü bu işlerin, şampiyonluklarının heveslerini kursaklarında bırakmak için yapıldığını düşünüyor; tıpkı geçen sene Bursaspor anonsunda verdikleri tepkiye benziyor bu. Kimisi bu işi düzenleyenlerin başında GS'nin olduğunu ve işin içine derin devletin dahil olduğunu savunuyor, kimisi utanmış 'bırak ya hiç konuşmak istemiyorum' diyor, kimisi de 'Sanki GS hiç yapamadı, sanki daha önce hiç olmadı, yakalanınca olay oluyor' diyerek savunmasını yapıyor. Tüm bunlar genel Fenerbahçe taraftarı tepkileri kategorisini oluşturuyor bence. 

    Aziz Yıldırım, tutuklanan futbolcular, teknik adamlar, muasebeciler, kulüp başkanları; hiç biri hakkında yorum yapmak gibi bir niyetim yok ancak benim fikrim, tüm bu olanların Türk Futbolu'nun zaten zoraki oturmuş olan lig kalitesini düşürmüş olduğu. Yani olaya taraftar gibi bakmaktan öte, bir futbol sever olarak bakmak gerektiğini düşünüyorum. Tüm dünyada taraftar depremleri, yeni yeteneklerin kapışılma ortamları,  GS'de kamp heyecanı, yeni sistemler ve futbol kuramları olayları olurken, Türkiye'de ligle ilgili bütün konu artık şike üzerinden gitmekte ne yazıkki.

   Tüm bunların sonunda diyeceğim şudur; bu olan ve ortaya çıkarılan bütün olaylar için gereken cezalar verilmeli, en ağır haliyle ortaya dökülmeli ki bundan sonraki zamanlarda Türkiye'nin futbol kalitesinin düşüşü engellenip, şikenin önüne geçilebilsin. Umarım herşey bir an önce çözülür ve kurunun yanında yaş yanmadan tüm bu lig maçları entirikaları çözülür... Bir an önce!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder