Hürriyet

10 Nisan 2013 Çarşamba

ASİL VEDA



 
 Sarı kırmızılılar, 2012-2013 senesi Şampiyonlar Lig’inde gücüyle, cesaretiyle ve taviz vermeyen, keyif veren futboluyla, Avrupa’da manşetlerde yer alarak,  isminden sıkça bahsettiren taraf oldu. Üstelik tarihi tekerrür  ettiren şansla, dünyanın en iyi takımlarından birine korkulu anlar yaşatarak ‘veda’ dedi, bütün asaletiyle Avrupa’ya.

2001 senesinde 3-0 ve üzerine 3-2 lik skorlarla tarihi, bambaşka takımlar, teknik adamlarla 12 yıl sonra yeniden yaşatan çeyrek final, aynı zamanda bizlere neden futbolu sevdiğimizi bir kez daha gösterdi:

İhtimaller... ve mucizeler. 

                Galatasaray ve Madrid arasında oynanan maç İki kısımda incelenebilir diyebiliriz;

                İlk yarı, zaten umutsuz hisseden aslanlarla, işi şansa bırakmak istemeyen İspanyol’ların 7. Dakika’da İngiliz spikerine “Game is over” dedirten golüyle başlayan süreç. 

İkinci yarı; Sneijder’in sol ayağıyla vurma şansızlığını gösterip, kaçırdığı inanılmaz pozisyondan sonraki süreç.

                İlk kısım aslanların maça mental olarak asılmaya hazır olmadığını kanıtlayan, golle ve verilmeyen penaltıyla morallerini bozan  dakikaları içeriyor. Real Madrid’in marka gücüne karşı, rahat oynamayı başaramayan, zaman zaman panikleyen, yine de  istekli, inançlı bir Galatasaray’ı. 

                İkinci yarı; Eboue’nin, Premier anılarını hatırlatan top takibiyle gelen, coşkuyu başlatan golü; Sniejder’in hırsla ve istekle, kendi kumaşını belli eden güzellikteki top hareketleriyle gelen skoru; ve Drogba’nın kaleciye unutulmazı yaşatan topuk bitirişini içeriyor. Taraftara ‘Olabilir!’ hissiyle göz yaşlarını armağan eden goller; ardı arkası kesilmeyen, cesur çıkışlarla geldi. Galatasaray şahlandıkça coşan seyirciyle Madrid, şaşırdı, sersemledi ve çeyrek finale çıkan bir takıma saygı duymak zorunda olduklarını hatırladı. Bu, onlar için kötü anlamda unutulmaz, sarı kırmızılılar içinse efsanelere yazılan bir maç oldu.

 Dünyanın en güçlü atmosferlerinden biri sayılan Galatasaray stadı, İspanya gazetesinin de manşetinde yer aldığı gibi “cehennem” olduğunu kanıtlamayı da ihmal etmedi. Yan hakemlerin bile, susmayan gürültüye alkışları ise bunun desteklerinden sadece biriydi...

 Taraftar, 90 dakika boyunca  ‘asaletine’ teşekkürlerle uğurladığı takımı için, turu atlayamasa da, desteğini sunmaktan vazgeçmedi. 

           Galatasaray dünya basınında da övgülerde yer almayı başardı. İngiltere, oynanan futboldan heyecan duyduklarını, Galatasaray’ın cesur savaşının, Madrid’e futbol oynamadan tur atlanmayacağını öğrettiğini söylerken; İspanya muhteşem maçın, korkutan etkilerini yazdı. Fransa övgülerle bahsederken, İtalya basını herzamanki gibi Terim’i ‘vazgeçemeyen imparator’ olarak dile getirdi.

Bu maç, Avrupa’ya aslanı yeniden hatırlatan önemli bir maç olarak algılandı. Şanı ve başarıları, mucizeleri, getirdiği ruh, istek ve inançla, Avrupa’da önümüzdeki senelerde de adından sıkça bahsedileceğinin sinyallerini verdi.

Galatasaray dünyanın en güçlü takımlarından birine karşı oynadığı futbolla yürekleri hoplatıp, heyecanı yükseltmeyi başardı. Seyir zevkinin tartışılmaz olduğu bir maç yarattı. 

Sarı kırmızılı takım, taraftarını ayakta alkışlatan cesareti ve direnişiyle, bir çok sebebin de etkisiyle bu sezonluk Şampiyonlar Lig’ine “biz yokuz” dedi. 

Veda ama asil bir veda oldu bu...

Tam yeri gelmişken de eklemeli öyleyse;

Ultraaslan der ki;             
                                “Başarılar gelir geçer, asaletin bize yeter.”


                Tebrikler aslanlar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder